Dünyaca ünlü plak yapımcısı merhum Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’ün ABD’de 97 yaşında yaşamını yitirmesiyle, film gibi bir hayat öyküsü de sonlanmış oldu.
Dünyaca ünlü plak yapımcısı merhum Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’ün ABD’de 97 yaşında yaşamını yitirmesiyle, film gibi bir hayat öyküsü de sonlanmış oldu.
Mica Ertegün, 2017’de Bodrum’daki evine 13 milyon dolarlık teklif edenlere “113 milyon dolar da verseler satmam. Bu ev, Ahmet’in hatırası” demişti.
ABD’de kurduğu Atlantic Records adlı plak şirketi ile 50 yıl boyunca dünya müziğini yönlendiren merhum Ahmet Ertegün’ün, Bodrum’da dünyanın en ünlü devlet adamlarını, starlarını ağırladığı dillere destan evinin 2017’de 13 milyon dolara satıldığı iddia edilmişti. Eşi Mica Ertegün bu iddiaları “13 değil, 113 milyon dolar da verseler yine satmam” diyerek yalanlamıştı. Dediğini yapan Mica Hanım, sonradan bir Rus iş adamının evine verdiği 20 milyon dolarlık teklifi de reddetmişti. Ahmet Ertegün, Bodrum’daki evin tapusunu yeğen Leyla Ertegün’e vermiş ancak evin kullanım hakkını ölünceye kadar Mica Ertegün’e bırakmıştı. Ahmet Ertegün bu evin satılmamasını ikisine de vasiyet etmişti.
Peki kimdi Mica Hanım? Bugün ölümünün ardından Amerikan Türk Cemiyeti Eş Başkanları Suzan Sabancı ve Linda Wachner ortak bir basın açıklaması yaparak, “Tanınmış iç mimar, hayırsever, sanat ve beşeri bilimler dünyasının önemli destekçisi Mica Ertegün’ün 2 Aralık 2023 tarihinde 97 yaşında vefat ettiğini büyük bir üzüntüyle duyuruyoruz” demişti.
Mica Hanım’ın eşi Ahmet Ertegün’le dünya jet setini de kendilerine hayran bırakan bir yaşam öyküsü vardı.
OXFORD’DA EN BÜYÜK BAĞIŞI YAPAN İSİM
Mica Ertegün, 2012’de Oxford Üniversitesi’ne 26 milyon sterlini aşan (Bugünkü parayla 954 milyon 200 bin TL) bağışta bulunmuştu. Dünyada ‘beşeri bilimler’ alanında tarihe geçen bir destek olmuştu bu. Oxford geçmişinde dengi yoktu. Okulun rektörü Lord Patten bile bunun, 900 yıllık tarihleri boyunca beşeri bilimler dalında aldıkları en cömert destek olduğunu söylemişti. ‘Mica ve Ahmet Ertegün Beşeri Bilimler Lisansüstü Eğitim Burs Programı’na, edebiyat, tarih, müzik, arkeoloji, sanat tarihi, Asya veya Ortadoğu araştırmaları gibi dallarda lisansüstü eğitim görmek isteyen öğrenciler başvuracaktı. Mica Ertegün. “İçinde bulunduğumuz karmaşa ortamında insanları yakınlaştırıp birbirlerini anlama kapasitesini artıracak, daha insani bir dünya yaratmaya yardımcı olacak beşeri bilimleri desteklemenin önemli olduğuna inanıyorum. Hayalim, bir gün Ertegün bursiyerlerinin tarihçi, filozof, arkeolog, yazar, besteci, din adamı ve devlet adamı olarak toplumlara liderlik etmesi…” demişti.
VERMEYİP DE ELMAS MI ALSAYDIM!
Yine 2012’de The Telegraph’tan Mick Brown’a verdiği söyleşide de “Ahmet, Türktü. Ben Romanyalıyım. Değişik insanları karıştırdıkça yol alırsın,” diyordu. Açılmasına öncülük ettikleri burs programına, İngiltere’nin dışından ne kadar çok başvuru olursa o kadar sevineceğini belirtmişti. “Afganistan’dan, Ortadoğu’dan, Afrika’dan, Müslümanlar, Hıristiyanlar, tüm ırk ve inançlardan,” diye de eklemişti bir röportajında. “Should I buy diamonds instead?” başlıklı bu röportaj, Türkiye’de de “Vermeyip de elmas mı alsaydım?” sözüyle yankılanmıştı.
KRAL DOKTORUNUN KIZIYDI
Romanya doğumlu Mica, Ioana Maria Banu adıyla, toprak sahibi, varlıklı bir ailede dünyaya gelmişti. Kralın doktoru olan babası George, Komünist hükümet gelince hapse düşmüştü. 31 yaşında bir aristokrat olan Stefan Grecianu’yla evlendiğinde henüz 16 yaşındaydı. 1948’de ülkeyi beş kuruşsuz terk ederek İsviçre’ye gelmişlerdi. Oradan da Paris’e geçmişlerdi. Mica, Dior için modellik yapmıştı bir süre… Ardından Kanada’ya göç etmişler, Ontario gölü kıyısında bir çiftlik almışlardı. 1950’ler biterken, hasta babasını ölmeden önce hapisten çıkarma arzusuyla New York’a gelmişti. Büyükelçiyle görüşmek için katıldığı akşam yemeğinde, Ahmet Ertegün’ü görünce hayatının aşkını bulduğunu anlıyor. Evli olmasına, kocasını sevmesine rağmen o tarihlerde playboyluğuyla tanınan bir genç olan Ertegün’e gönlünü kaptırıyor. Mica Hanım da çok göz alıcı bir varlık belli ki, Ertegün’ün önde gelen bir model olan o dönemki kız arkadaşının “Bununla rekabet etmemi nasıl beklersin?” diyerek pes ettiği söylenir. Ahmet Ertegün’ün evlenme teklif etmek için, Ritz Carlton otelindeki banyoya küçük bir orkestrayı sakladığı ve orkestranın Puttin’ on the Ritz parçasını çaldığı da söyleniyor. Yıl 1961. ABD basınını büyüleyen çekici, çarpıcı ve etkileyici bir çift oluyorlar.
ÖDÜLLÜ BİR MİMARİ TASARIM ŞİRKETİ VARDI
Mica Ertegün 1967’de New York’ta, MAC II adlı bir mimari tasarım şirketi kurmuş, bir sürü uluslararası binanın tasarımını yapmış ve ödüller kazanmıştı. Ayrıca kültür sanat dünyasında sözü geçen bir isim olmuştu. Uzun yıllar New York Şehir Balesi ve Amerikan Sanatı Arşivleri’nin yönetim kurulunda görev yapmıştı. Ölene dek dünya kültür mirasını koruyan World Monument Fund ve New York’un ünlü müzikhollerinden Jazz at Lincoln Center’ın yönetiminde yer almıştı.
Mica Ertegün, tanıyanların anlatımına göre hiç gülmeyen tavrı, seçkin havasına sahip ancak inceliği ve zarafetiyle de karşısındakini hayran bırakan bir kadındı… İşte böyle bir Mica Ertegün geride büyük izler bırakarak geçti gitti bu hayattan…
Ahmet Ertegün, aşkına kavuştuğu için mutlu olsa gerektir…
Patronlardunyasi.com
İLGİLİ HABER..