Hepimizin hayatının bir parçası olan Bluetooth teknolojisinin Vikinglerle ne ilgisi var? Her şey bir mühendisin 90’larda okuduğu bir kitapla başladı
9 mins read

Hepimizin hayatının bir parçası olan Bluetooth teknolojisinin Vikinglerle ne ilgisi var? Her şey bir mühendisin 90’larda okuduğu bir kitapla başladı

Bluetooth teknolojisi artık hayatımızın bir parçası. Dünyanın dört bir yanında her gün milyonlarca insan telefonlarını, akıllı saatleriyle, kulaklıklarıyla, televizyonlarıyla hatta otomobilleriyle bağlamak için Bluetooth teknolojisinden faydalanıyor.

Bluetooth, 1990’lı yılların ortalarında Intel mühendislerinden Jim Kardach tarafından icat edildi. Ancak Kardach, geliştirdiği bu teknolojiye ne isim vereceğini bir türlü bulamıyordu.

O dönemde Viking tarihi üzerine bir kitap okumakta olan Kardach, 10’uncu yüzyılda hüküm sürmüş Danimarkalı kral Harald Blatand’ın başarılarını öven bir yazıt olduğunu gördü.

Kral Harald için “Blatand” lakabı ilk olarak Danimarka’nın doğusundan bir keşişin 12’nci yüzyılda kaleme aldığı tahmin edilen Latince bir metin olan Roskilde Vakayinamesi’nde kullanılmıştı. Eski Norsça’da Blatand “mavi diş” ya da “koyu diş” anlamına geliyordu.

Kralın dişleri çürük olduğu için bu lakabı aldığı düşünülse de bu bilgi kesin değil. Diğer yandan Blatand’ın çevirisinin mavi diş olduğuna itirazlar da var. Eski Norsçada “blar” mavi anlamına geldiği gibi koyu anlamına da geliyordu. Anlaşılan Harald’ın dişleri gerçekten mavi olmasa bile normalden daha koyu görünüyordu.

Yazıtta Kral Harald’ın dağınık vaziyetteki Danları tek bir devlet alında toplamayı başardığı ve Norveç topraklarını fethettiği yazılıydı. Kardach, bu kralın isminin yazdığı programın kod adı olarak kullanılmaya çok uygun olduğunu düşündü.

Kral’ın 1000 yıldan fazla zaman önce İskandinavya’nın çok büyük bir kısmını fethedip birbirine bağlaması gibi, Bluetooth teknolojisi de modern dünyayı fethedip birbirine bağlayabilirdi.

Yazılıma başka isimler verilmesi de gündeme geldi ancak nihayetinde Viking kralının ismi kalıcı oldu.

Bluetooth teknolojisinin sadece ismi değil logosu da ünlü Viking kralından geliyor. Bu logo “dolu yağışı” anlamındaki Hagall (ᚼ) ve “huş ağacı” anlamındaki Bjarkan (ᛒ) harflerinin birleşmesinden oluşuyor ve HB yani Harald Blatand’ın baş harflerini simgeliyor.

Bluetooth teknolojisinin sadece ismi değil logosu da ünlü Viking kralından geliyor. Bu logo “dolu yağışı” anlamındaki Hagall (ᚼ) ve “huş ağacı” anlamındaki Bjarkan (ᛒ) harflerinin birleşmesinden oluşuyor ve HB yani Harald Blatand’ın baş harflerini simgeliyor.

GORM’UN OĞLU HARALD

Peki kimdi bu Mavi Dişli Kral Harald?

Tarihçilere göre 10’uncu yüzyıla damga vuran Harald, 30 yıllık iktidarı boyunca Norveç topraklarını ele geçirdi ve hâkim olduğu bölgeleri korumak amacıyla büyük kaleler yaptırdı.

Ömrünün son dönemlerinde oğlu Çatal Sakallı Sweyn’le çatışmaya girse de hanedanı gücünü kaybetmedi. İlerleyen dönemde torunu Canute da İngiltere, Danimarka ve Norveç topraklarında hüküm sürdü.

Mavi Dişli Kral aynı zamanda Harald Gormsson yani “Gorm’un oğlu” olarak da tanınıyordu. Babası Gorn’un tahta nasıl çıktığı net olmamakla birlikte Jütlandlı olduğu tahmin ediliyor. Gorm, MS 936 yılında kuzey Jütland’ın kontrolünü İsveçlilerden aldı ve merkezi Jelling kasabası olan krallığını ilan etti.

Gorm’un krallığını kaptırmayıp varislerine bırakma çabası 10’uncu yüzyıl İskandinavya’sında oldukça yaygın bir eğilimin örneğiydi.

Geçmişte Kuzey Denizi’ndeki savaşlarda topladıkları ganimetlerle zengin olan pek çok Viking, krallığını ilan ediyordu. Ancak 900’lü yılların sonlarında, bu küçük krallıklar merkezileşmiş monarşilere dönüşmeye başladı. Gorm’un Jelling’de başlattığını oğlu ve torunu devam ettirdi.

Harald, başkenti Jelling’den Roskilde’e taşımış ve burada zamanla dev bir katedrale dönüşen ilk kiliseyi inşa ettirmişti.

YAZITTA ANLATILDIĞI KADAR PARLAK BİR DÖNEM MİYDİ?

Jelling’de bulunan iki büyük yazıt, bu bağlamda önemli ipuçları içeriyor. Yazıtlardan daha eski ve daha küçük olanı Gorm tarafından eşi ve Harald’ın annesi Thyra adına diktirilmiş. İkinci ve daha büyük yazıt ise Harald tarafından hazırlatılmış. Yazıtın bir yanında Danimarka topraklarında bulunan ilk Hz. İsa tasviri, diğer yanında da “Harald tüm Danimarka ve Norveç’i kendisi için kazandı ve Danları Hristiyan yaptı” ifadesi yer alıyor.

Ne var ki tarihçilere göre, Harald’ın dönemi bu yazıtta bahsedildiği kadar parlak değildi; zaman zaman başarısızlıklar da yaşanıyordu.

Dönemi anlatan en önemli eserlerden biri 13’üncü yüzyılda İzlanda’da kaleme alınan Knytlinga Destanı.

Mavi Dişli Kral’ın tahta çıkmasıyla başlayan bu destanda, kralın, Norveç’i yeğeni Gri Pelerinli Harald’ın elinden nasıl aldığı anlatılıyor. Buna göre, Kral, yeğenini Danimarka’ya davet edip burada öldürttü, ardından ordusuyla Norveç’e girdi. Hakon Jarl’ı kendisine bağlı olacak şekilde Norveç kralı, ülkede yaşayan herkesi de tebaası ilan etti.

Harald Blatard, topraklarını korumak için aldığı önlemlerle de tanınıyordu. Güney komşusu Kutsal Roma İmparatorluğu’nun istilalarının yarattığı tehlikelere karşı, pek çok yuvarlak kale inşa ettirmişti.

Viking Dönemi Çember Kaleleri ya da Trelleborg tarzı kaleler olarak bilinen bu inşaatlarda, soylu beylerin maiyetlerindeki savaşçılar çalıştırılıyordu. Bu durumdan mutsuz olan beyler, Kral’ın gücünü kötüye kullandığı görüşündeydi. Nitekim Harald’ın sonunu hazırlayan da bu oldu.

OĞLU TAHTTA HAK İDDİA ETTİ

Harald’ın oğlu Sweyn henüz genç yaşında krallığın bir kısmında hak iddia etmiş ama babası tarafından reddedilmişti. Zira Knytlinga Destanı’na göre, Sweyn bir cariyenin oğlu olduğu için babası tarafından sevilmiyor ve iktidarı paylaşmaya uygun görülmüyordu.

Sweyn yetişkinliğe erişince geçmişte pek çok Viking’in yaptığını yaptı; birkaç gemiden oluşan donanması ve babasının muhaliflerinden oluşan destekçileriyle, Danimarka kıyılarına ve komşu ülkelere baskınlar düzenlemeye başladı.

Bunun üzerine ordusunu toplayan Harald, oğlunun güçlerine saldırdı. Yaşanan çatışmalar bir iç savaşa döndü. Muharebelerden birinde Harald’ın askerleri Sweyn’i alt etmeyi başardı. Ancak çatışma esnasında Harald ağır yaralandı ve kısa süre sonra Kasım 987’de hayatını kaybetti.

Harald’ın mezarının Roskilde Katedrali’nde olduğuna inanılıyor. Eğer doğruysa bu kendisinin bir ibadethaneye gömülmüş ilk Danimarka kralı olduğu anlamına geliyor.

 İNGİLTERE’Yİ DE BİR DÖNEM ONLAR YÖNETTİ

Sweyn’in tahta çıkışıyla beyler arasındaki kavgalar da sona erdi. Bunun ardından göreceli bir barış sürecine girildi. Bu da Mavi Dişli Kral’ın kalelerinin ihmal edilmesine neden oldu. Savaşçı bir kral olarak tanınan Çatal Sakallı Sweyn, hükümdarlığının büyük bir kısmını İngiltere’ye baskın yapmakla geçirdi.

Harald’ın torunlarından Estrid’in adını taşıyan hanedan, Danimarka’yı 15’inci yüzyıla kadar yönetti. Hatta halihazırdaki Danimarka Kraliçesi 2’nci Margrethe de bu soydan geliyor.

Diğer yandan Mavi Dişli Kral’ın torunu Canute’un fetihleri İngiltere tarihinde de önemli bir yer oynuyor.

Knutr inn riki diye de anılan Canute’un babası 1’inci Sweyn’in İngiltere’ye yaptığı baskınlar, Hazır Olmayan Kral olarak bilinen Ethelred’in 1013 yılında ülkeden kaçmasına neden oldu. Bu sayede Sweyn kendini İngilizlerin Kralı ilan etti. Sweyn, 1014’te ölünce bu unvan oğlu Canute’a geçti. Ancak Ethelred’in dönüşüyle Canute, Danimarka’ya çekilmek zorunda kaldı.

Ancak Canute yılmadı. Yeni bir filo toplayıp İngiltere’ye döndü ve Ethelred’in oğlu ve halefi Cesur Edmund’u 1016 yılında mağlup etmeyi başardı.

İngiltere’nin yeni kralı olarak Canute, Viking saldırılarına bir son verdi ve 20 yıllık bir istikrar ve refah dönemine imza attı. İki yıl sonra Danimarka kralı olarak ağabeyinin yerine geçti ve topraklarını daha da genişletti. 1028 yılı itibarıyla Jelling hanedanı İngiltere’nin güneybatısından Norveç’in kuzeydoğusuna kadar uzanıyordu.

National Geographic’in “The Viking origins of your Bluetooth devices” başlıklı haberinden derlenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir