İstanbul’da ‘küçük yaşta evlendirilme’ iddiasıyla açın H.K.G. davasında ‘avukat sorunu’ derinleşiyor. 81 ilden barolar adına duruşmalara katılan avukatların duruşmalarda İslami camiaya açıktan kin kusmasının ardından, şimdi de müşteki avukatı Canan Sarı’nın davaya müdahalesi konuşuluyor.
İddiaya göre, küçük yaşta evlendirilme iddiasıyla 30 Kasım 2020’de şikayette bulunan H.K.G., hukuki sürecin takibi ve boşanma işlemleri için Avukat Hatice Akkaya’yı vekil tayin etti. H.K.G.’nin boşanma davasında vekil olan Akkaya, soruşturma sürecinde de H.K.G.’nin yanında yer aldı. Bu süreçte davanın mahremiyetini koruyan Akkaya, basından da uzak durdu. Ancak dosya soruşturma sürecinde görevli bir isim tarafından İslami camiaya düşmanlığı ile bilinen basın yayın organlarına servis edilmesiyle birlikte Avukat Canan Sarı kolları sıvadı.
Dosyanın ülke gündemine taşınmasıyla 6 yaş yalanına sahiplenip bu kara propaganda üzerinden kişisel ikbal ajandası için harekete geçen Avukat Canan Sarı, medyatik olan davaya müdahil olmanın yollarını aradı. İlk girişimleri boşa çıkan Sarı, hatırlı kişileri araya koyarak dosya açıldıktan yaklaşık 2 yıl sonra, duruşmaların başlamasına 5 gün kala apar topar müşteki vekili oldu. Amacına ulaşan Sarı, her duruşma öncesinde ve sonrasında kameralar önünde boy göstererek İslami camiayı hedef alan basın yayın organlarında açıklamalarıyla geniş yer buldu.
Yine iddiaya göre müşteki vekili olduktan sonra kolları sıvayan Canan Sarı soruşturmanın seyrini değiştirdi. Dosyanın gizliliğini hassasiyetle koruyan H.K.G.’nin ilk avukatı Hatice Akkaya’yı etkisizleştiren Sarı, nüfuzunu kullanarak yargıyı baskı altına aldı. Sarı, dosyadaki karanlık noktaları aydınlatacak, sanıkların lehine sonuçlar doğurabilecek taleplere engel oldu. Dosyanın İstinaf Mahkemesi’nden dönmesinin ardından da Avukat Akkaya vekillikten azledildi.
17-25 Aralık öncesinde ve Fransa’daki öğrencilik yıllarında FETÖ ile yakın ilişki içerisinde olduğu öne sürülen Sarı’nın vekil olmasına paralel olarak dosyada gizlilik de fiilen kalktı. Kapalı olarak görülen duruşmadaki tüm detayların, İslami camiayı hedef alan basına anında sızdırılması dikkat çekti.
Yeni Şafak’ın ‘Hem Avukat, hem savcı, hem hakim’ haberi ile dosyaya müdahalesi ifşa olan Sarı, KADEM’in arkasına sığındı. Davaya KADEM adına değil, doğrudan müşteki vekili alarak katılan Sarı, hedef saptırmaya çalışarak “Kendisinin değil asıl hedefin KADEM olduğu” yalanına başvurdu. Dosyaya dahil olmak için araya hatır koyan Sarı, H.K.G.’nin kendisine avukatı olmasını teklif ettiğini öne sürdü. Bazı basın yayın organlarına ardı ardına açıklamalar yapan Sarı’nın kendisine destek açıklaması yapmaları için İslami hassasiyeti olan sivil toplum kuruluşlarını da baskı altına aldığı öğrenildi. Şimdi kamuoyu, 6 yaş yalanı üzerinden kariyer planlaması yapan Canan Sarı’nın arkasına sığındığı KADEM’den istifa edip yargıya müdahale iddialarına cevap vermesini bekliyor.
H.K.G. davası, dosyanın basına servis edildiği ilk günden itibaren İslami camiaya saldırmak için araçsallaştırıldı. Bir yandan bazı basın yayın kuruluşları, diğer yandan siyasi partiler hesaplaşma yarışına tutuştu. Her duruşma öncesinde adliye önünde toplanan sözde STK’lar, siyasi partiler ve LGBT lobisi, İslami camiaya hakaretler yağdırılan basın açıklamalarıyla yargıyı baskı altına aldı.
Davanın ilk duruşması da bugüne kadar hiçbir mahkemede örneği olmayan bir uygulamaya sahne oldu. Davadaki gizlilik kararına rağmen mahkeme, izleyici olarak 81 ilden gelen baro temsilcisi avukatlara tek tek söz verdi. Mikrofonu eline alan avukatlar ise Müslümanlara ‘gerici’, ‘orta çağcı’ gibi ifadelerle hakaretler yağdırdı, bütün tarikat ve cemaatleri istismarcılıkla, AK Parti hükümete ise istismar karşısında sessiz kalmakla suçlandı. KADEM’in arkasına gizlenerek yargıya müdahalesini perdelemeye çalışan müşteki vekili Avukat Canan Sarı, duruşmalarda bu hakaretleri sadece dinlemekle yetindi. O hakaretlerden bazıları duruşma tutanaklarına böyle yansıdı:
İzmir Barosu adına Avukat Şefika Yıldırım Sert: Siyasi iktidarın kol kanat gerdiği tarikat yurtlarında, kurslarında kutsadığı ailede bunların yaşandığını biz zaten biliyorduk. Öte yandan sanıyor musunuz kendi kızı için bunu reva gören bu kişi kendi müritlerine başka çocuklar için telkinlerde bulunmamış mıdır ? Başka çocuklarda bu istismara maruz kalmamış mıdır?
Samsun Barosu adına Avukat Merve Çiftçi Davran: Binlerce çocuk bu tarikatlar nedeniyle her türlü şiddete uğruyor, istismara maruz kalıyor, okula dahi göndermiyorlar bu tarikatlar nedeniyle. Bu zihniyet aynı zamanda yarın kadınların öldürülmesine sözde namus adı altında kadınların öldürülmesine cevaz veren bir zihniyettir…
TBB adına Avukat Sibel Suiçmez: Bu dava niye önemlidir diye baktığımızda bir çocuğun, bir tarikat yapılanması içerisinde istismarı devamında bir kadın olarak cinsel saldırısı ile önünüze gelen bir duruşma….
Hatay Barosu adına Avukat Handan İlega: Suça göz yuman tarikatın tüm üyelerinin tespit edilmesini ve suça iştirak edenler yönünden gerekli araştırmanın yapılmasını ayrıca Türkiye’de faaliyette bulunan tüm cemaat ve tarikatların da denetlemeyen kişi ve kurumlar hakkında da Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuyoruz.
DEM Milletvekili Filiz Kerestecioğlu: Biz erkek egemenliği ve devletin tarikatlara, cemaatlere maalesef denetimsiz bir şekilde yol vermesi nedeniyle bugün buradayız…
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu adına Avukat Umut Çiftçi: Biz biliyoruz ki bu dava münferit bir dava değil. Ayrıca devrim kanunlarına aykırı bir yapılanma olan tarikatlardaki hukuksuzluğu ortaya çıkarması açısından da bu dava çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir….
İsçi Partisi adına Avukat Melike Öztürk: Son 10 yılda gerici ve dinci, cemaat, tarikat, vakıf yurtlarında yaşanan onlarca cinsel istismar davasını bu davayla birlikte düşündüğümüzde bu dava asla münferit bir dava değil. Bugün bütün dincilerin, gericilerin, cemaatlerin, tarikatların hedefinde bulunan Lanzoratte Sözleşmesi uygulanmaları, bu tüzel kişiliğe yaptırım uygulanmalıdır.
Halkın Kurtuluş Partisi adına Avukat Pınar Akbina Karaman: Sadece sunu söylemek istiyorum ne yazık ki bugün yargımız, siyasi iktidar tarafından büyük bir baskı altında ve hukuk sistemimiz ne yazık ki siyasi iktidarın hukuk bürolarına dönüştürülmüş durumda. Bu dava Türkiye’de 30 tane tarikatın ve onlara baglı 100 tane cemaatin içinde olanların ortaya çıkacağı bir dava. Orta çağcı gericilik tarafından kız çocuklarımızın, kadınlarımızın ne duruma düşürüldüklerini ortaya çıkaracak bir dava. Devrim yasalarıyla kapatılan tekke ve zaviyelerin aslında bir devamıdır bu cemaat ve bu tarikat. Bu nedenle asıl bu davadan çıkacak sonuç bizce tüm bu cemaatlerin kapatılması yönünde de önemli bir karar olacak..
Sol Parti adına Avukat Damla Atalay: Bugün yüzlerce avukat tarikatların ve cemaatlerin karanlığından kurtaramadığımız bir çocuğun aydınlığa attığı adımda ona yoldaş olmak, yıllardır cemaatlerin ve tarikatların elinde sistematik olarak tacize, işkenceye, istismara uğrayan çocukların sesi olmak için buradayız. Biz bu karanlığa karsı durmak için buradayız …
Müslümanlara saldırmak için H.K.G. davasını bahane eden sözde STK ve barolar, gerçek suçlular ve istismarcıları görmezden geliyor. H.K.G. davasının duruşmalarında adliye ve mahkemeyi adeta kuşatan lobiler İstanbul’da 17 çocuğu ilaçlarla hipnotize ederek ailelerinden koparan FETÖ’cü psikiyatrist Süleyman Salih Zoroğlu ve Çapa Üniversitesi’nde çocukların cinsiyetini kanunsuzca değiştiren doktorlar konusunda sessiz.