Yeni tartışmaları uzun yıllardır Türkiye gündemini meşgul ediyor.
Bu konudaki son açıklama, Yılmaz Tunç’tan geldi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) Üniversiteli AK Gençlik (ÜniAk) tarafından düzenlenen Gençlik Buluşması’na katılan Tunç, Türkiye’nin 12 Eylül darbesi sonrasında darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa ile yönetildiğini belirterek anayasanın değişmesi konusunda siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkesin mutabık olduğunu söyledi.
Tunç, bu konuda uzlaşma zemininin bugüne kadar gerçekleşemediğini, çeşitli komisyonlar kurulmasına rağmen kritik maddelere sıra geldiğinde uzlaşma sağlanamadığını ifade etti.
“Demokratik hukuk devletinde sıkıyönetim olur mu?”
Kadınlara, çocuklara, yaşlılara, engellilere, şehit ve gazi ailelerine pozitif ayrımcılık sağlayan maddelerin getirildiğine dikkati çeken Tunç, “Bunları anayasaya ilave ettik, ‘Olması lazım’ dedik. Yine sıkıyönetimin kaldırılması. Anayasamızda bizim sıkıyönetim diye bir madde vardı. Demokratik hukuk devletinde sıkıyönetim olur mu? Olmaz ama anayasamızda vardı. ‘Darbeciler yargılanamaz’ diye bir madde vardı, kaldırdık. Yargılanmasının da önünü açtık ve yargılandılar.” dedi.
Tüm bu değişiklikler içerisinde en önemlisinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu vurgulan Tunç, şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokratik bir sistem olmadığını, cumhuriyet rejimine aykırı olduğunu söyleyebilenler bile var. Yani halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirlemesi, direkt ülkeyi yönetecek kişiyi seçmesi nedir? Cumhuriyettir. Cumhuriyetin en basit tanımı halkın kendi kendini yönetebilmesidir. Parlamenter sistemde yürütmenin iki başı vardır, cumhurbaşkanı ve başbakan. Sorumlu olan başbakandır. Millet dolaylı yoldan başbakanı seçiyordu. Parlamentoda milletvekilleri farklı şekilde uzlaşırsa belki birinci olan partinin genel başkanı başbakan olamıyordu ki örnekleri var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile halk doğrudan doğruya yürütmenin başını seçti. Aynı sandığın yanında da milletvekillerini seçti.
“Yeni bir anayasaya ihtiyacı var”
Tunç, çok sayıda yapılan değişikliklerin anayasada vesayetçi ruhu azalttığı ancak tamamen ortadan kaldırmadığına dikkati çekerek şunları söyledi:
Çünkü darbeciler tarafından belli bir sistematik içerisinde yazdırılan bir anayasa. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yapısı, sonradan ilave edilen bireysel başvuru sonraki değişiklikler. Tüm bunlar mevcut yapıyla uyum göstermeyen birtakım maddeler. Maddeler arasındaki yeknesaklığın bozulmuş olması birtakım tartışmalara neden olabildi ve oluyor da. Yargı kurumları, yüksek yargı kurumları arasında birtakım görüş farklılıklarına neden olabiliyor. Türkiye’nin artık ikinci asrında, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yeni, demokratik, sivil, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu hepimiz istiyoruz. Bunu inşallah 28’inci dönem parlamentosu başarır ve millete olan borcumuzu da yerine getirmiş oluruz. Anayasanın darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile başlı başına değişmesi için yeterli sebeptir.